Dünya genelinde artan nüfusla birlikte kişi başına düşen tarım alanı azalırken kuraklık ve çölleşme, bu azalışı hızlandıran faktörlerin başında geliyor. Kuraklık ve çölleşmeye dikkati çekmek ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından 1994’te alınan kararla 17 Haziran, Dünya Çölleşme İle Mücadele Günü olarak kabul ediliyor.
Sürdürülebilir ve onarıcı tarımla toprak kalitesini artıracak doğru yöntemlerin uygulanması için “Toprağın sana yeter” adlı bir uygulama geliştiren Yüksek Kimya Mühendisi ve girişimci Nihal Ceren Alıcı, AA muhabirine, tarım topraklarında aşırı kimyasal gübre kullanımı ve iklim krizi nedeniyle toprak canlılığının azaldığını ve bunun da verimi olumsuz etkilediğini söyledi.
Tarım alanlarının son 20 yılda 41 milyon hektardan 38 milyon hektara gerilediğini belirten Alıcı, “Tarımın temeli toprak. Toprak bizim tanımlayabildiğimizin yanında bir de tanımlayamadığımız inanılmaz bir canlılık ve dinamizm içeriyor. Tarımı toprakta yaptığımız için de öncelikle onu tanımalıyız, derinliklerine inmeliyiz. Neye ihtiyacı var, iyi bilmeliyiz ki buna göre işleme yapalım.” dedi.
Proje fikrinin, geçmişten getirdiği öğretilerle çiftçilik yapan babasının istediği verimi elde edememesiyle ortaya çıktığını anlatan Alıcı, öncelikle Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisansa başladığını, ardından sürdürülebilir ve onarıcı tarım yöntemlerini herkese ulaştırmak için bir uygulama geliştirdiğini aktardı.
“YÜZDE 50’YE KADAR VERİM ARTIŞI SAĞLADIĞIMIZ PARSELLERİMİZ VAR”
Sistemi uygulamanın hem toprağı tanımak hem doğru gübrelemeyi doğru zamanda yapmak hem de toprak canlılığını iyileştirmek açısından önemli olduğunu vurgulayan Alıcı, “Hele ki şu zamanda iklim krizi diyoruz, toprak sağlığı bitti diyoruz ama aslında ona iyi bakarsak o da bize hızlıca cevap veriyor ve verim artışıyla bizi ödüllendiriyor.” diye konuştu.
Çiftçilerle beraber omuz omuza verimli tarım yapabilmeleri ve kaliteli ürün yetiştirebilmeleri için sahaya inip çalıştıklarını ve onlara sürdürülebilir tarım için yol haritaları sunduklarını dile getiren Alıcı, uygulama sonrası elde ettikleri sonuçlar hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Ankara’da biz bunu 3-4 senedir uyguluyoruz. Kimyasal gübrede yüzde 50’ye varan azalma var çünkü biz sadece gübreleme takviminde önerdiğimiz kimyasal gübreyi değil yanında kompost, vermikompost, mikrobiyal, organik ve organomineral gübreyi de öneriyoruz. Bunlarla beraber uygulandığı zaman yüzde 50’ye kadar verim artışı sağladığımız parsellerimiz var. Verim artışı bir getiri sağlarken kimyasal gübrenin azalması hem girdi maliyetini düşürüyor hem de toprak daha iyi bir duruma geçiyor.”
“YAĞIŞA VE METEOROLOJİK VERİLERE GÖRE GÜBRELEME HARİTASI SUNUYORUZ”
Halihazırda uygulamanın yeni aktiflendiğini ve bu nedenle veri seti toplama aşamasında olduklarını anlatan Alıcı, birebir sahaya inip yaptıkları denemelerin biyolojik, fiziksel ve kimyasal analizlerini ve tarladaki ürünlerden aylık düzenli olarak çektikleri görüntüleri uygulamaya yükleyerek yapay zekanın öğrenmesi üzerinde çalıştığını kaydetti.
Alıcı, “İlerleyen zamanlarda datalarımız çoğaldıkça ve kullanıcı sayımız arttıkça yapay zeka destekli olarak bütün bu bilgiler işlenecek ve artık bir süre sonra yapay zeka onlara ‘Senin tarlanda görünüşe göre bu sene böyle bir gübreleme yapman gerekiyor’, ‘Hasat zamanı şu gibi gözüküyor’ diyecek. Bu, onlara sonraki üretim sezonu için bir programlama çözümü oluşturacak.” ifadelerini kullandı.
Uygulamanın, yabani ot ve hastalıklarla mücadele için önerilerden, ürünün ne zaman hasat edileceğine kadar tüm aşamaların takibini sağladığını bildiren Alıcı, uygulamanın nasıl kullanıldığını şöyle anlattı:
“(Çiftçi) kendi bilgileriyle arayüze giriş yapıyor. Daha sonra buraya verilerini giriyor. ‘Benim şu ada, şu parselde, şu kadar büyüklüğünde tarlam var. Ben bu uygulamayı kullanmak istiyorum.’ dedikten sonra gireceği ada ve parsellerden, kullanacağı tarlalardan toprak örnekleri alıp uygulamasına analiz sonuçlarını yüklüyoruz. O sezonda ne ekeceksiniz, örneğin; 2024 sezonunda ben buraya buğday ekeceğim. Ona göre toprak analizlerini karşılaştırıp buğdayın isteklerine göre, yetiştirildiği ortama göre her yörede farklı istekleri ve farklı gübreleme ihtiyacı var. Biz de toprak analizi ve meteorolojik verilere göre bir gübreleme haritası sunuyoruz.”
“DEKARDA 160-180 KİLOGRAM ALDIKLARI ZAMAN BİZ 230’UN ÜZERİNDE BİR VERİM ALDIK”
Nihal Ceren Alıcı’nın babası Ömer Alıcı, emekli olduktan sonra elindeki toprağı değerlendirmek için çiftçiliğe başladığını fakat ne yaparsa yapsın istediği verimi alamadığını ve kızıyla buna bir çözüm arayışına girerek onarıcı ve sürdürülebilir tarım yöntemleri içeren bir sistem üzerinde birlikte çalışmaya başladıklarını söyledi.
Öncelikle bir deneme alanı kurup ardından o deneme alanına arpa ektiklerini anlatan Alıcı, bu alanlarda farklı şekillerde gübre uygulaması yaptıklarını, bunun sonucunda her alanda her başağın içindeki taneleri tek tek sayarak, başağın uzunluğunu, bitkinin boyunu ve sap kalınlığını, bir metrekarede ne kadar bitkinin oluştuğunu analiz ettikten sonra “Toprağın sana yeter” ekibi tarafından önerilen uygulamaları yaptığını aktardı.
Alıcı, uygulamadan elde ettiği fayda hakkında şunları söyledi:
“Bundan 2-3 yıl önce bölgemizde yüzde 35-40’lara varan bir kuraklık vardı. Kabaca söylüyorum; normalde organik gübre veya vermikompost uygulamasını tarlasında yapmayan çiftçilerimiz o dönemde dekarda 160 ila 180 kilogram ürün aldıkları zaman biz 230 kilogramın üzerinde bir verim aldık. Geçen yıl da şöyle oldu; aynı komşu tarlalarda beraber ekip biçtiğimiz arkadaşlarımız var. Her şeyimiz aynı, beraber, ortak çalışıyoruz, sadece o vermikompost uygulaması yapmadı. O, dekardan 350 kilogram falan alırken biz 500 kilogram aldık.” dedi.
Tüm çiftçilere uygulamayı kullanmaları tavsiyesinde bulunan Alıcı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yabani ot mücadelesi yapmaya başladığımızda satıcılara gidiyor, ‘Bize bir ot ilacı verin.’ diyorduk, veriyorlardı. ‘Ne kadar atacağız?’ diye soruyorduk, ‘Bir kapak.’ diyorlardı. Bu kadar basit olmaması lazım bunun. Neden kullanmamız gerektiğini bilmem anlatabildim mi? Bir kapak değil yani. Belki de kapağın onda biri kadar. İşte o zehirler hep bize geri dönüyordu. Birincisi bunun için, ikincisi az girdili, çok kazançlı ürün elde etmek istiyorlarsa bütün çiftçilerimizin bunu kullanması lazım.”